Kitap çıkar
çıkmaz aldım fakat okuma fırsatını ancak yeni buldum.
Kitabı ilk
okumaya başladığımda farklı, güzel, etnik gelmişti; hoşuma gitti ama git gide
sıkmaya başladı; ilk 200 sayfayı bir çırpıda okudum ama sonrası biraz sıkmaya
başladı.
Genel itibariyle
Orta Doğulu dört kadından ve Arap baharının ucundan kıyısından bahsediyor. Siyasi
bir mesaj vermeye çalışıyormuş gibi hissediyorsun ilk bölümlerinde ama bu çaba
ilerleyen bölümlerde git gide kayboluyor. Aslında bildiğimiz kadın
hikayelerinden bana kalırsa pek bir farkı yok, ama kadın, kadının toplumdaki
yeri, kadının ataerkil dünyasıyla savaşı gibi konuları sevenler için uygun bir
kitap; ama ekstra bir katkı içermiyor bana kalırsa.
Okurken hoşuma
gitmeyen bir şey de; her bölüm başında konunun tam ortasından bir başlangıç
yapıyor, sonra onu konunun başlangıcı ile bağlıyor, hoop gidiyorsun yine
bölümün en başını tekrar okuyorsun ki konunun ortası bölümün başında; bu da dağınık
okuma biçimine sebep oluyor, her seferinde sayfa çevirme, geriye git tekrar
başı oku sonra ortayı oku, hikayeyi bütünle.
Her bölüm
bitişinde de, ısrarla ve şaşmadan “ bunları yaşarken daha nice sürprizlerin,
garipliklerin başımıza geleceğini henüz bilmiyorduk, hissetmiyorduk” gibi cümleler
kullanılmış, ee ister istemez merak ediyorsun ama merakını giderecek, yada o
kadar yükseğe çıkaracak bir olayla karşılaşmıyorsun.
Bu kitabı okurken
nedense aklıma hep “İzmir Büyücüleri” geldi, o da benzer kadın hikayeleri ile
dolduydu belki ondan.
Ama hoşuma giden
şeyler de vardı; güzel cümleler, sözler de vardı; kendinden parça bulduğun, aa
bunu söyleyeyim, twit atayım dediğin.
Beklentilerinizi
çok yükseltmeden okumanızı tavsiye ederim, ama benim beklentilerimi
karşılamadı.
Kitapla ilgili birkaç
link:
http://www.ecetemelkuran.com/kategori/kitaplar/40696/dugumlere-ufleyen-kadinlar
http://blog.milliyet.com.tr/dugumlere-ufleyen-kadinlar/Blog/?BlogNo=423357
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder